Okan Buruk’tan transfer açıklaması! Galatasaray taraftarı için Tielemans ateşini yaktı…
Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, Süper Lig’de şampiyonlukla tamamlanan sezona ve yeni sezonun kadro çalışmalarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Tivibu Spor’da konuşan başarılı çalıştırıcı, transfer çalışmalarında gündemlerindeki birçok isme net bir şekilde değindi.
Şu an öne çıkan duygunun mutluluk mu yorgunluk mu olduğuna ilişkin soruyu yanıtlayarak başlayan Buruk, “Tatlı bir yorgunluk yani. Mutluluktan, eğlenceden dinlenmeye geçen ama o arada kafanızda hem geçmişi yaşadığınız hem de bir sonraki sezonu yaşadığınız… Biliyorsunuz sezon bitti, bizde transfer başlıyor. Hatta sezon bitmeden başladı. Bir yandan da kadroda onu nasıl tutacağız, öbürünü nasıl tutacağız, öbür tarafta ne yapacağız, kim gelecek, kim gidecek? Hocaların işi zor. Futbolcu gibi değil. Futbolcuyken tatil olduğu gibi gidip tatilimize başlıyorduk ama teknik adamlıkta hem sene içerisindeki mesainiz çok fazla hem de tatiliniz yine az” dedi.
Oyuncu olarak yaşadığı şampiyonlukların üzerine teknik adam olarak bunu yaşaması üzerine düşünceleri ve aradaki farklara ilişkin soruyu cevaplandıran Buruk, “Oyuncu olarak yaşamak başka bir şey, teknik adam olarak da yaşamak başka bir şey. Yani teknik adamlıkta böyle biraz daha gurur duyuyorsunuz. Sanki kendi eserinizmiş gibi… Çünkü teknik adamlıkta kötü gitti mi sizden biliyorlar ya iyi gidince siz kendinizden biliyorsunuz bu sefer. İyide her zaman biliyorsunuz çok fazla paylaşan olur. Maçı aynı koltukta seyreden bile der ki yani şampiyonlukta benim payım var hep o koltukta oturdum. Ama kötü gidişte hep teknik direktörler suçludur. Hep o hata yapmıştır, takımı iyi hazırlamamıştır, yanlış değiştirmiştir falan… O yüzden de iyi gidip şampiyon olduğunuzda daha gururlu oluyorsunuz. Bu, elbette benim eserim değil ama o mutluluk, takımın başında olan, o takımı oluşturan, inşa eden, onun başında olan, onunla antrenman yapan, yöneten en sorumlu kişi benim. Aslında birçok kişi bunu yapıyoruz. Ben, tek başına yapmıyorum. Ekibimle beraberim, oyuncularım var, tesisteki çalışan yani birçok kişi bu işin içerisinde. Ali Yiğit de dahil. Başkanımız, yöneticilerimiz, bu sene Erden Bey çok önemli bir rol aldı. Hep bizimle birlikteydi, bütün vaktini bize ayırdı. Hem transferde hem normal sezon içerisinde… Birçok yanımız var ama burada kendiniz en başında olduğunuz için gurur duyuyorsunuz. Bir yandan da taraftar var tabii ki. Sizi sahiplenen, size destek olan, hep stadı dolduran, dışarıda destek olan, antrenmana gelen… En çok sevindiğim de onlara karşı yüzünüz kara çıkmıyor, onların mutluluğunu görüyorsunuz. Sokaktaki insanların size olan gülümsemesi… Bunların hepsi çok değerli, çok özel şeyler. Onlarla birlikte bunun güzel olduğunu da, onların da çok büyük payı olduğunu biliyorsunuz. Sezon başı biz şampiyon olacağız dedik. Sözümüzü de tuttuk. Bunun bir gururu var. Çok farklı bir şey. Asıl tarif edilemeyen şey o olabilir” dedi.
Takımın oyun anlamında şampiyonluk yolunda iddiasını ortaya koyacak seviyede gözüktüğü maçı açıklayan deneyimli çalıştırıcı, “Tabii hep ümitliydim. Biz kadromuzu aslında çok geç tamamladık. Icardi’nin ilk ilk 11 oynadığı maç Kayseri maçı, ikinci maçı da Alanya maçı. Aslında Alanya maçını ben, bizim kırılma maçımız olarak gösterebilirim. Sonrasındaki maçlar, yükseliş maçlarımız ama oyun olarak bizim Alanya maçına başlangıcımız, girdiğimiz pozisyonlar, iki gol attık sonra yanlış bir kırmızı kart verildi o zaman. Ali Palabıyık’ın hatasıyla 10 kişi kaldık. Tabii üzüldük, sinirlendik, hakeme tepki gösterdik ama oyun benim içimi çok rahat ettirmişti o maç. Tamam dedim, bu takım bunu gösterebiliyorsa biz bu oyunu oturttuk. Bu oyunu tekrar çıkartırız. Gerçekten de o maçtan sonra 14 maç üst üste galibiyet aldık. Çünkü bazen kafanızda yaşıyorsunuz, düşünüyorsunuz ama sahada çıkmıyor. Üstüne koyarak gittik ondan sonra. Dünya Kupası arasına çok net bir şekilde moralli girdik. Orada Fenerbahçe’nin puan kaybetmesi de vardı bir yandan. Bizim galibiyetlerimiz, üstüne Fenerbahçe’nin puan kaybetmesi… 2 puana düşürmek farkı psikolojik olarak bizi çok güçlendirdi” dedi.
Takıma geç katılmak durumunda kalan Icardi’nin doğal bir güce sahip olduğuna değinen Okan Buruk, “Icardi bile aslında sezon başı takımla kamp yapmasına rağmen o transfer sürecinde bir ara vermişti. O da ilk geldiğinde hazır değildi. Yaklaşık bir 2-3 haftaya ihtiyacı vardı. Hazırladık, bir maç sonradan soktuk, bir hafta izin verdik ailevi sebeplerinden dolayı, daha sonra tekrar geldi, tekrar başladı. Yani Icardi’deki avantaj şu; onu son maçta da çok net şekilde gördünüz ki Icardi’nin doğal bir gücü var aslında. Tabii ki antrenman yapması önemli ama onun yanında aklı ve doğal bir gücü var. Bazı insanlarda o vardır. Bazısı fiziksel olarak kendine bakmadığında veya hazırlanmadığında saha içerisinde onu fark edersiniz. Kendini taşıyamıyordur, düşer, başka bir şey olur ama onun hem doğal bir gücü var hem de aklıyla birlikte onu çok net bir şekilde kullanabiliyor. Icardi’deki en büyük avantajımız aklıydı bence. Aslında oyun içinde de çok hareketli bir oyuncu. Hep savunma arkası koşuları hazır. Biz onları çok böyle net savunma arkasına net atan bir takım değiliz ama orada hep gezen, hazır olan…” dedi.
Daha fazla gol atabileceğine ilişkin düşünceyi yorumlayan Buruk, “Hem maç sayısı azdı hem de daha fazla kaleye yakın yerlerde ona top getirebilseydik daha fazla atardı. Son dönem mesela Kerem, muhteşem yaptı. Kerem, otomatik onun gideceği yerlere atınca gol sayısı çok arttı” ifadelerini kullandı.
‘ICARDI, BURADA ÇOK MUTLU’
Mauro Icardi’nin kalıp kalmayacağına ilişkin soruya ise Okan Buruk, “İsteğimiz, dileğimiz elbette o. Belki sadece Galatasaray taraftarı değil ülke futbolunda sevilen bir isim oldu. Oyunculuğu gerçekten 10 numara. Yani bu anlamda teknik adam olarak çok onu isterim. İkincisi, ülke futboluna da bir hava getirdi. Bu da marka değeri için, Süper Lig’in marka değeri için de bence Icardi çok değerli oldu. Tabii ki herkes istiyor. Biz tabii Galatasaraylılar olarak istiyoruz, ben teknik direktör olarak özellikle çok istiyorum. Sonuçta 1 sene anlaşması var Paris’te devam eden. Bir kulüp tarafı var, bir kendi tarafı var. Burada çok mutlu ve tabii arkadaş ortamları da var. Torreira ile, Muslera ile, Sergio ile, Mertens ile… Hepsi aynı dili konuşuyor bir de” yanıtını verdi.
Icardi’yi çalıştırmanın, yönetmenin kolay olup olmadığına ilişkin soruya ise Buruk, “Çok kolay. İyi bir karakter. Antrenmanını yapar, dışarıda normaldir. Ego yok. O tür şeyler için en önemli şey egonun olmaması. Sevgiyle… Aslında iyi de bir aile babası. Hep çocuklarıyla vakit geçiren, onlarla olan, onlara çok düşkün. Oyunculuğunun yanında iyi bir kişilik aslında. Saha içi takımı yönlendiren, doğruyu yanlışı saha içerisinde de arkadaşlarına… Aslında iyi de bir lider. Biliyorsunuz çok erken yaşta Inter’in kaptanıydı. Aslında o kaptanlık da yapabilecek bir oyuncu” cevabını verdi.
Kurulan kadrodan dolayı şanslı olduğunu ifade eden Okan Buruk, “Genel olarak baktığımızda ben bu anlamda şanslıyım ki hep istediğim oyuncuları kadromda gördüm. Lucas Torreira, benim birinci tercihimdi. O oldu. Yine Sergio, bizim listemizde olan… Midtsjö, bizim listemizde olan bir oyuncuydu. Mertens, listemizde olan ama soru işaretimiz olan bir oyuncuydu. Yaş – performans… Zaniolo, tabii ki Erden Bey’in özel bir başarısı bence. Direkt onun başarısı. Bana işte Zaniolo dediği anda ben hemen al, getir dedim. Gelsin hemen. Çünkü biz Zaniolo’ya karşı da Başakşehir’de oynamıştık. İnanılmaz beğenmiştim. Bize karşı çok iyi oynamıştı. Çok kaliteli, genç. Bu tür oyunculara da ilk başta inanamıyorsunuz. Gerçekten Türkiye’ye gelecek mi diyorsunuz ki gelecek deyince de hemen diyorsunuz. Son hali nedir, ne değildir hiç seyretmedim öncesinde. Önce evet diyorsunuz, ondan sonra bakıyorsunuz” dedi.
Zaniolo’nun takım içindeki gelişim sürecine de değinen deneyimli çalıştırıcı, “Hazır gelmedi aslında. Son 1 ayı antrenmansızdı. 1,5 ay önce maç oynamıştı. 1 ayı antrenmansızdı. Takımla problemleri vardı, seyirciyle orada problem yaşamıştı. Hatta Roma’dan kaçarak ayrılmıştı. O yüzden biraz geç başladı bizde. Bir de fiziksel olarak o şeyi yakalaması bazı oyuncunun zor. Ben, mesela daha kolay yakalarım ama onun fiziğinde bir oyuncu o boyla, o kas yapısındaki bir oyuncunun tam formunu yakalaması uzun süre de alabiliyor. Zaniolo’da da biraz bu oldu. Oynadığı maçlar bir de şanssız… İki tane maç oynadı ilk 11. Orada takım iyi oynamadı. Rashica kadar geriye dönüşü de yapmayan bir oyuncu. Biliyorsunuz bazı oyuncu, geriye dönüşü sevmez. Ama son maç gibi karşısında bir sol bek değil, stoper oynayınca geriye dönememesi de faydalı oluyor bazen. Fenerbahçe maçı Luan Peres ile eşleşince o da hücuma çıkmıyor, o da geri dönmüyor ve o zaman bir sıkıntı olmuyor. Ama çok hücumcu bir beke karşı geriye dönmeyen bir kenar oyuncunuz savunmada sıkıntı yaratıyor. Son maç savunmaya dönüşleri de başarılı bir şekilde yaptı. Zaniolo’nun belki de kırmızı kart görme sebeplerinden biri de çok fazla oynamak istiyordu. Hemen gireyim, gol atayım, asist yapayım. Çünkü bir an önce İtalya Milli Takımı’na gitmeyi de istiyordu. Son maçtan önce seçilmişti. Hatta ben maç öncesi dedim ki hiç dedim zorlama rahat ol, gol atmana gerek yok, asist yapmana gerek yok, sen normal oyununu oyna yeter. Bazı oyuncu kendini çok fazla şartlandırıyor. İlle gol atmam lazım, şunu yapmam lazım. O zaman yanlış kararlar verebiliyor” dedi.
SOL BEK VE FORVETE TAKVİYE
Icardi ve Rashica’nın kalmaları üzerinden bir değerlendirme ile takviye düşündükleri mevkiiler sorulan başarılı teknik adam, “Sol bekte de bir takviye düşünüyoruz. Kazımcan, son maçları iyi bitirdi. Orada da yine bir tane de belki yabancı oyuncu düşünebiliriz. Yine baktığımızda forvet bölgesinde Gomis ayrılığı için oraya Icardi’yi istiyoruz ama o bölgeye bir oyuncu daha katmamız gerekiyor. Genel şeyimiz o. İlk düşüncemiz bu oyuncular ama diğer mevkiiler ile ilgili de devamlı çalışma yapıyoruz. Bizden ayrılmak isteyen olabilir. Onu da bilemiyoruz. Bazen siz göndermek istemiyorsunuz ama oyuncu ayrılmak istiyor ve ona göre kulüp olarak karar veriyorsunuz. Gelecek teklifler çok önemli” dedi.
UĞURCAN ÇAKIR AÇIKLAMASI
İsmi Galatasaray ile anılan Uğurcan Çakır hakkındaki soruyu da cevaplandıran Okan Buruk, “Muslera’nın 1 sene daha anlaşması var. Muslera, bu anlamda bizim birinci kalecimiz. Yani Muslera’nın yanına bir şey düşünebiliriz. Okan’dan da çok memnundum ben. Okan da gerçekten müthiş bir karakter. İyi kaleci. Onunla ilgili daha genel olarak karar vermedik. Oraya tabii Muslera ile birlikte olacak biri bizde olacak. Bazen tabii Türk kuralında da, yoğun maç takviminde de kalede de kullanabiliriz””Uğurcan, hem maliyet olarak hem de mevkiisel olarak… A Milli Takım kalecisi ki kim kadrosunda görmek istemez? Ama Muslera gibi Türkiye’nin en başarılı kalecisi bizde. İki tane bir numaranın burada olması çok zor. Çünkü iki tane oynamaya alışkın, iki tane güçlü, iki tane çok iyi kalecinin olması çok zor bir şey. Bizim tabii ki özellikle Muslera’nın bir sene daha sözleşmesi var bizde” ifadelerini kullandı.
TIELEMANS ATEŞİNİ YAKTI!
Joao Felix, Sergio Ramos, Youri Tielemans gibi isimlerin adının geçmesi hakkındaki soruyu yanıtlandıran Buruk, “Tielemans’a da o zaman ‘Come to Galatasaray’ şeyine başlayalım. Tabii ki önemli oyuncular. Kadronuzda görmek isteyeceğiniz oyuncular ama tabii kolay değil. Bir de Tielemans gibi serbest kalmış bir oyuncunun ilk tercihi Premier Lig’de kalmak oluyor ama bilemiyorsunuz bazen. Yani ne fırsatlar gelecek, hangi oyuncu gelecek bilemiyorsunuz. Şu an bence Galatasaray’ın büyük avantajı bu sene Icardi’nin, Mertens’in, Mata’nın bu kadar önemli oyuncuların Torreira’nın, Zaniolo’nun 23 yaşında Türkiye’ye gelip Galatasaray’da oynaması bunlar önemli şeyler yani. Diğer oyunculara da bu anlamda daha gidilebilir bir yer olduğunu, oynanabilir bir yer olduğunu net bir şekilde gösteriyorsunuz” dedi.